DÜŞÜNÜYORUZ...O HALDE İNSANIZ
Yaşadığımız hayatta bizi zaman zaman düşünmeye sevkeden şeyler vardır....Ancak bize ait olan ve düşünmemiz gereken şeyler de vardır ve çok daha önemlidir; Kendimizi tanımayı istemekle düşünmeye başlayabiliriz . Felsefe ve sanat, şu anda teknolojinin ve küresel sorunların insanda olması gereken "düşünme ve araştırma çabasına" yoğun baskı uygulamaktadır. Her şeyi olduğu gibi kabul eden, merak etmeyen ve kendisine verilenle yetinen insanların sayısı her geçen gün artmakta, insan kendine yabancılaşmaktadır; Varlık hiyerarşisinin tepesinde olması sebebiyle üstün bir varlık olan insanın problem çözme yeteneklerini unutması, birilerinin kendisi için birşeyler yapmasını beklemesi veya hazırdakilere sahip olmak için kurnazlık yapma eğilimleri anlaşılacak gibi değildir. Çünkü kurnazlık insanlara mahsus bir özellik değildir, insan akıllı olmak zorundadır. Bu açmazdan kurtulmanın yolu bireylerin sade ve özgür bir hayatın bütün boyutlarını görmeleri ile mümkündür. Yaşam deneyimlerimiz ne denli zengin, bilimsel ve teknik bilgilerimiz ne denli derin olursa olsun, kendi düşünce çabalarımızla ortaya çıkarabildiğimiz evrensel bilgiler, hayatı farklı bir şekilde yaşamamıza neden olacak, bize beden, ruh ve düşünce zindeliği kazandıracaktır. Bu inanç ve istenç insanın özvarlığında vardır..
İNSANLIK HALİ...
Yaradılışta sözümüz neydi ,şimdi ne yapıyoruz? İnsan çevresindekilerin farkına varır varmaz ,onları kendi ölçülerine ve değer yargılarına göre değerlendirmeye başlar.Bu durum çok doğal görünse de sık sık insanı utandıracak ya da sayısız yanlışlığa yol açacak gelişmelere de sebep olabilir;Bir şeyden hoşlanıp hoşlanmamak, o şeyi zararlı veya faydalı görmek çekici veya itici bulmak ölçüleri zamanla değişebilir. Önemli olan neyin ne olduğunu bilmektir.Bir botanikçinin bir bitkinin yararlılığından veya güzelliğinden etkilenmeden yalnız onun yapısını ve diğer bitkilerle ilişkisini araştırması, "tıpkı onları topraktan dışarı çağırıp aydınlatan güneş gibi, hem değişmeyen sakin bir bakışla hepsini seyredip hem de görmezlikten gelebilmesi", ve kavrayışının ölçeğini duyumlarından değil, gözlediklerinden ve düşünerek geliştirdiği bilgilerden alması gerekir.Çünkü insan beyni, diğer varlıklara nazaran , düşünmeye daha elverişli yaratılmıştır.
FARKINA VARMAK, FAYDALI OLMAK, İZ BIRAKMAK
Yıldızlı gökyüzü karşısında duyulan hayranlık her insanda farklı duygular yaratır,ancak yıldızların yörüngeleri ve hareketleriyle ilgili evrensel yasalar herkes için aynıdır.Düşünen insan, iç dünyasının dışına çıkar,ruhsallığını aşan bir şey kazanır. Düşünmenin bedensel aracı beyindir.İnsan nasıl sağlıklı gözlerle renkleri ayırt edebiliyorsa , sağlıklı bir beyin de ona düşünebilmesi için hizmet eder. İnsan beyninin yapısı, ancak görevi gözönünde bulundurulursa anlaşılabilir. Beynin bedene oranı en büyük varlık olan insan, düşünmenin verdiği sıcaklıkla güzellik ve yücelik duygusuna erişebilir.En yüksek duygular kendiliğinden oluşanlar değil, canlı düşünme uğraşının sonunda elde edilenlerdir.